Temaslar kapsamında Niğde Valiliği ve Niğde Belediyesini ziyaret eden Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a, üniversite öğrencileri Engin ve Emre Eralp tarafından geliştirilen ve 2020 TEKNOFEST’te kategorisinde ikinci olan ’Ejder’ isimli dronun tanıtımı yapıldı. Bakan Varank ise İstanbul’daki Bilişim Vadisinde dronun geliştirilmesi için öğrencilere yer konusunda söz verdi. Varank, daha sonra Başkan Emrah Özdemir’den kentte yapılan çalışmalarla ilgili bilgi aldı. AK Parti İl Başkanlığını da ziyaret eden Varank, basına kapalı gerçekleşen toplantıda İl Başkanı Ömer Kılıç ve partililerle bir araya geldi.
“İllerimizi bütüncül bir bakış açısıyla değerlendiriyoruz”
Ziyaretlerinin ardından Ömer Halisdemir Üniversitesi Yeşil Enerji Evi ve Silisyum Saflaştırma Merkezi açılış törenine katılan Varank, son ziyaretinden bu yana Niğde’deki olumlu gelişmelerin fazla net bir şekilde fark edildiğini söyledi. Varank, Ankara-Niğde otoyolunu kullanarak geldiği kentte, 325 kilometrelik yolun rahatlığına değinerek, her yönüyle dünya standartlarında olan bu eserin Niğde’ye yakıştığını belirtti. Bir yandan milleti en güzel hizmetlerle buluştururken, bir yandan da kapsamlı bölgesel kalkınma politikalarıyla illerin geleceğinin şekillendirildiğine dikkati çeken Varank, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Ajansı ve KOP Bölge Kalkınma İdaresiyle beraber Niğde’nin kalkınmasına hizmet edecek projeleri desteklemek için gece gündüz çalıştıklarını vurguladı. REKLAM
Niğde’de önemli projelerin açılışını gerçekleştireceklerini belirten Varank, şunları söyledi:
“Uyguladığımız bölgesel kalkınma politikalarıyla, refahı yurt sathına daha dengeli yaymak ve topyekun kalkınmış bir Türkiye oluşturmak istiyoruz. Ama malumunuz kalkınma fazla boyutlu ve fazla sektörlü bir kavram. Bu yüzden illerimizi bütüncül bir bakış açısıyla değerlendiriyor ve en fazla tesir oluşturacak alanlarına yoğunlaşıyoruz. Bazen bir inovasyon merkezinden, bazen bir tekstil atölyesinden, bazen de bir çilek bahçesinden başlayarak şehirlerimizin kalkınma hamlelerine destek veriyoruz. Tabii nereden başlayacağımıza karar vermek için de kapsamlı analizler yapıyoruz. Örneğin, Niğde özelinde bakacak olursak; elbette tabii kaynak mevcudiyeti dolayısıyla kalsitin, geleneksel olarak dericilik ve tarımının, son zamanlarda hızla gelişen sanayinin bu şehrin ekonomisinde önemli yerleri var. Niğde’nin geleceğine cihet verecek alanlardan biri de güneş enerjisi. Fosil yakıtlara dayalı enerji sektörünün durumu ortada. Son dönemde, uluslararası piyasalardan kaynaklanan ve herkesin gündeminde olan eder artışlarını maalesef hep beraber yaşıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel etkileri de düşündüğünüzde fosil yakıtların miadı artık dolmak üzere. Dolayısıyla Niğde, sahip olduğu güneş enerjisi potansiyelini kullanarak önemli başarılar yakalayabilir.” REKLAM
Yenilenebilir enerji yatırımlarına cazip destekler varKOP Bölge Kalkınma İdaresiyle beraber bölgenin güneş enerjisi potansiyeline odaklandıklarını anlatan Varank, şöyle devam etti:
“Ömer Halisdemir Üniversitemizle bir amel birliğine gittik. Buradaki Nanoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezinde ciddi bir bilgi birikimi bulunuyor. Onu da kullanıp geliştirerek, tüm ülke sathında tesir oluşturacak projeler geliştirdik. Zaten biliyorsunuz, yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretimi ülkemizin öncelikli konulardan bir tanesi. Son yıllarda bu alanda hem Ar-Ge hem de ticari boyutta ciddi yatırımlar yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Biz de bakanlık olarak yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretecek yatırımlara fazla cazip destekler veriyoruz. Hatta Sayın Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği, yapacağımız yeni düzenlemeyle lisanssız üretime yönelik yatırımlara verilen desteklerin kapsamını daha da genişletiyoruz. Fakat sektörün gelişimi açısından ehemmiyet arz eden iki husus var. Birincisi, güneş paneli üretim süreçlerindeki yerlilik oranlarının artırılabilmesi. İkincisi de arz güvenliğinin sağlanması için üretilen elektriğin depolanmasına ve kesintisiz kullanımına olanak verecek teknolojilerin geliştirilmesi. İşte bugün açılışını yaptığımız projeler, bu iki hususun ülkemizdeki gelişimine katkı sağlayarak sektörde bir çarpan etkisi oluşturacak.” REKLAM
- Türkiye’de güneş paneli üretiminde, silisyum saflaştırılması dışındaki süreçlerin yerli ve milli imkanlarla yapılabildiğini belirten Varank, silisyum konusunun ise işin kritik bir parçası olduğunu, buradaki dışa bağımlılığı çözmeden sektörde istenilen atılımı yapmanın da kolay olmadığını vurguladı. Bu nedenle ’Silisyum Saflaştırma Araştırma Projesini’ başlattıklarını hatırlatan Varank, potansiyel faydalarından ötürü projenin desteği sonuna kadar adalet ettiğini dile getirdi.
İlk kere endüstriyel boyutta biricik kristal silisyum ingot külçe üretimi yapıldı
Projeyle ilgili bilgiler veren Varank, “Kurulan sistem sayesinde ülkemizde ilk kere endüstriyel boyutta biricik kristal silisyum ingot külçe üretimi yapıldı. Böylece silisyumun saflaştırılması safhasında yaşanan milli teknoloji eksikliği aka ölçüde giderildi. Bu potansiyeli gören özel sektör temsilcileri hemen teknolojiyle ilgilenmeye başladı. Kalyon grubunun silisyum alanında yapacağı yatırım için Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesinin bilgi birikimine başvurması bunun en somut göstergesi. Yapılan ön görüşmeler neticesinde bir iyi niyet protokolünün hazırlanarak imza aşamasına gelindiğini biliyorum. İnşallah yakın zamanda bu amel hayata geçer” dedi.
KOP Bölge Kalkınma İdaresi ve Ömer Halisdemir Üniversitesi amel birliğinde yürütülen ’UNİKOP Enerji Evi’ Projesinin resmi açılışını yaptıklarını belirten Varank, güneş enerjisinden elektrik üretiminin sadece gündüzleri üretim yapılabildiği için dezavantajlı olduğunu söyledi. Bakan Varank, üretilen elektriğin depolanması gerektiğini, farklı batarya teknolojilerinin yanında elektriği hidrojen olarak da yakıt pilleri vasıtasıyla depolamanın olası olduğunu vurguladı. REKLAM
- UNİKOP Enerji Evi Projesiyle önümüzdeki dönemde yeşil enerji, hidrojen ve yakıt pillerinin fazla daha fazla duyulacağını anlatan Varank, Türkiye’yi yeşil enerji üretim merkezi yapmak üzere özel sektörün ciddi yatırım planlamalarının olduğuna değindi.
Gerek Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatına uyum politikaları gerekse Paris İklim Anlaşmasının yükümlülükleri dolayısıyla ekonominin yeşil dönüşümünün artık bir zorunluluk haline geldiğini anımsatan Varank, “Biz de zaten tüm kalkınma politikalarımızın merkezine yeşil dönüşümü iç ediyoruz. Bu politikaların başında da yenilenebilir enerji geliyor. Ben şahsen, KOP idaremiz tarafından desteklenen ve Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi tarafından yürütülen bu inovatif projelerin hem bölgenin hem de ülkemizin bu alandaki iddiasını perçinleyeceğine, Niğde’nin bu alanda Türkiye’ye liderlik edebileceğine yürekten inanıyorum. Yeter ki doğru zamanda doğru alanlarda çalışmaya devam edelim” şeklinde konuştu.
Türk İHA ve SİHA’ları için dünya sırada
İHA ve SİHA’larla, insansız hava araçlarıyla dünyanın gündeminde Türkiye’nin olduğunu anlatan Varank, Avrupa başta olmak üzere birçok ülkenin İHA alabilmek için sıraya girdiğini anlatım etti. Bu kazanımın genç ve yetenekli mühendislerin, doğru zamanda doğru teknolojiye yatırım yapması sayesinde elde edildiğini vurgulayan Varank, teknolojiyi kullanan değil, geliştirip üretebilen ve dünyaya satabilen bir gençlikle çığır açacaklarını kaydetti. REKLAM
Varank, konuşmaların ardından Yeşil Enerji Evi ve Silisyum Saflaştırma Merkezinin açılışını yaptı ve incelemelerde bulundu. Öte yandan, Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi Tuncay Yamaner, 15 Temmuz şehidi İlhan Varank’ın siyah kalem portresini Bakan Varank’a hediye etti.
- Programlara, AK Parti Niğde Milletvekilleri Yavuz Ergun ve Selim Gültekin, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Uslu, Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir ile fazla sayıda davetli katıldı.
OYNAT 02:09 Cumhurbaşkanı Erdoğan: İHA, SİHA ve TİHA üretiminde dünyanın ilk üç ülkesi içindeyiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramankazan’daki TUSAŞ Tesisleri’nde ‘Milli Teknolojiler ve Yeni Yatırımlar Toplu Açılış ve Tanıtım Töreni’nde açıklamalarda bulundu. İHA ve SİHA üretimindeki gelişmelere değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Kendi cenk gemisini tasarlayan 10 ülke arasında yer alıyoruz. İHA, SİHA ve TİHA üretiminde artık dünyanın ilk üç ülkesi içindeyiz. İnsansız hava aracı istedik vermediler, biz de Bayraktar’ı, Anka’yı, Akıncı’yı, Aksungur’u yaptık. İHA’larda kullandığımız kameralara ambargo koydular, onu da kendimiz yaptık.’ ifadelerini kullandı. {{ entity.comments.quantity }} YORUM BİR YORUM YAZIN
- BiP’te paylaş
- Telegram’da paylaş
- Whatsapp’ta paylaş
- Pinterest’te paylaş
- Flipboard’da paylaş
- E-posta gönder
FOTOĞRAF 8 
Ürettiği SİHA'lar ile dünyada bu alandaki dengeleri değiştiren Türkiye, Bulut Altı İnsansız Hava Aracı (BAHA) için de çalışmalarını hızlandırdı. Çok farklı görevlerde kullanılabilecek yerli BAHA'ların ihracat potansiyeli de yüksek. 
Bulut Altı İnsansız Hava Aracı (BAHA) da yeni başarı hikayesinde önemli roller oynayabilecek bir araç olarak öne çıkıyor. Peki böylesine gelişmiş SİHA'larımız varken, hatta TİHA'yı da üretmiş ve envantere almışken gerçekten de Türkiye'nin BAHA'lara ihtiyacı mevcut mı? 
HAVALİMANI YA DA HAVA ÜSSÜNE İHTİYAÇ DUYMUYORLAR<br><br>TRT Haber'de yer meydan habere göre Savunma Sanayii Araştırmacısı Fatih Mehmet Küçük, Bu araçların yüksek irtifadan geniş alanlarını gözetlediğini, bazen görevler için daha alçaktan uçabilecek ve daha az maliyetli platformlara ihtiyaç duyulduğunu anlatım etti. 
BAHA'ların havalimanınahava üssüne ihtiyaç duymadan çok farklı yerlerden kalkabilecek ve kumanda edilebilecek sistemlerden biri olduğunun altını çizen Küçük, şunları söyledi:<br><br>Gerek askeri üs ya da sınır bölgelerindeki gözetleme ve karakol faaliyetleri gerek hassas operasyonlarda daha küçük insansız araçlarla görev yapmak çok maliyet etkin. Bulut altı insansız hava aracı dediğimiz BAHA'lar bu tarz görevler için biçilmiş kaftan. 
DONANMA UNSURLARI DA KULLANABİLİR<br><br>BAHA'ların keşif ve gözetleme yeteneği üzerinde duran Küçük, söz konusu araçların sadece siyah unsurlarının kullanımıyla sınırlı kalmayabileceğine değiniyor ve ABD'nin bu kategoride sayılabilecek hava platformunu yıllardır donanma için kullandığı bilgisini veriyor. 
Türkiye'nin de bu tür 'daha hafif ve yetenekli' uçar unsurları desteklemesi gerektiğinin önemine işaret eden Fatih Mehmet Küçük, şöyle devam ediyor:<br><br>"BAHA'lar özellikle keşif ve gözetleme faaliyetleriyle öne çıksalar da ROKETSAN'ın METE füzesi gibi minyatür mühimmatların ortaya çıkması ile cerrahi operasyon icra kabiliyeti de kazandılar. Ayrıca, taşıdıkları sensör paketlerinin gelişmesiyle atış destek vasıtaları için de adeta uçan birer göz haline gelmeleri de onların değerini artırıyor. Dünyada BAHA'ların topçu vasıtaları ile entegre kullanımı üzerine ciddi çalışmalar yürütülüyor. Hatta bizzat kullanımları özellikle tatbikatlarda görülüyor. Türkiye için de benzer bir senaryo görebiliriz."<br> 
İHRACAT POTANSİYELİ OLDUKÇA YÜKSEK<br><br>Açıkçası çok uzun yıllar daha yüksek irtifada görev yapabilecek büyük sistemlere odaklandığımız için BAHA'ları ihmal ettiğimizi belirten Küçük sözlerini şöyle sürdürdü:<br><br>Şüphesiz Türkiye'nin SİHA'lardaki etkinliği BİHA pazarındaki başarısına da olumlu katkı sağlar. BAHA'ların müsait maliyetler ile çeşitli ülkelerin büyük açıklarını kapatma ihtimali ihracat potansiyelini de doğrudan destekliyor. 
UÇBEY'İN SAHADA KULLANILMASI ÖNEMLİ<br><br>Küçük, "UÇBEY'in kullanılması önemli… Ülkemizde sergilenen BAHA'ların sayısı artıyor. Lakin kağıt üstündeki performanslardan ziyade sahadaki kullanım ve sonrasında gelen başarıya bakmak gerekiyor. Çünkü bu hal hem ürünün gelişimini olumlu etkiliyor hem de şirketlerimiz ihracat imkanını oldukça artırıyor. Emniyet güçlerimiz tarafından aktif olarak kullanılan UÇBEY'in POLSAN ve Havelsan bağlı ortaklığı olan BİYOTEKSAN firması tarafından geliştirilerek üretildiğini biliyoruz. UÇBEY sahadan gelen dönüşlere göre geliştirilmeye devam ederken yerlilik oranı da artıyor. Elektrikli motorlara sahip olan BİHA'nın batarya paketi de yerli. Nitekim yerli otopilot ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Ayrıca UÇBEY'in deniz platformlarında da kullanılabilmesi planlanıyor. Tüm bunlar göz önüne alındığında BİHA kullanımının ülkemiz açısından büyük bir potansiyel taşıdığını görüyoruz. Gelecek dönemde söz konusu platformların adını daha sık duyabiliriz…" ifadesinde bulundu. İHA ve SİHA’nın ardından BAHA geliyor S/İHA ve TİHA’ların ardından Türkiye, Bulut Altı İnsansız Hava Aracı (BAHA) için de çalışmalara sürat verildi. Uzmanlar, BAHA’ların bilhassa keşif ve gözetleme faaliyetleriyle öne çıktıklarını belirtse de ROKETSAN’ın METE füzesi gibi minyatür mühimmatların ortaya çıkması ile cerrahi operasyon icra kabiliyeti de kazandılar. BAHA nedir? BAHA’nın özellikleri neler? {{ entity.comments.quantity }} YORUM BİR YORUM YAZIN
- BiP’te paylaş
- Telegram’da paylaş
- Whatsapp’ta paylaş
- Pinterest’te paylaş
- Flipboard’da paylaş
- E-posta gönder
News
